( Uzun bir mektup olabilir. Sıkılabilirsin. Bu yüzden mektubumu 2 en fazla da 3’e bölebilirim) Belediyede ve herhangi bir kamu kuruluşunda çalışanlar, bu işe Ak partili hüviyeti ile sahip olanlar,..
( Uzun bir mektup olabilir. Sıkılabilirsin. Bu yüzden mektubumu 2 en fazla da 3’e bölebilirim)
Belediyede ve herhangi bir kamu kuruluşunda çalışanlar, bu işe Ak partili hüviyeti ile sahip olanlar, belediye ve herhangi bir kamu kuruluşu ile çalışanlar, bilumum ihalelerle iş’lerini yürütenler, mevcut yasal ve yasadışı işlerini Ak parti ile kolaylaştıran, çeşitli imtiyazlar ile yolunu bulanlar bu mektubun muhatabı değillerdir. Çünkü onlar her devrin insanıdırlar. Parti kimlikleri ile işleri yoktur.
Tanıdığım biri; birkaç gün önce marketten alışveriş yaparken, yakınında bulunan ve Ak partili olarak bildiği sizden birinin zam’lardan yakındığını duyunca; ‘ bu zamların neden olduğunu biliyor musun’ diye soru sorarak aslında o kişinin sorgulama yapmasına fırsat açmak ister. Ancak, arkadaşım ‘ Ne alakası var, bu durum ekonomik bir durum, iktidarda kim olsa aynısı olacaktı. Dış mihrakların işi bu’ cevabını alınca şaşırır. Bana da bu mektubu yazmaya vesile olur.
Sen, zam’lardan yakınırken, ürün fiyatlarının ardı ardına artmasından şikayet ederken; dünya lideriyiz diyenler devlet manavı açıyor, işporta tezgahlarında karneyle sebze satıyor, millet iki kilo ucuza patlıcan domates alabilmek için saatlerce kuyruğa giriyor; toz kondurmadığınız iktidarınız “Bizimkisi varlık kuyruğu, eskisi gibi yokluk kuyruğu değil” diyor. Pek ukala olan partiliniz, “Kuru ekmek yiyen aç değildir” diyor. Bu mu Hakk’tan, halktan yana ekonomi, adalet?
Sen, asgari ücrete talim ederken, sabahın köründe iş’e gidip akşamın karanlığında eve dönerken, ‘rızkımız’ bu deyip kuru ekmeğe talim ederken, toz kondurmadığınız iktidarınız her türlü hırsızlığın, yolsuzluğun içinde servetlerine servet katıyor. Pek ukala olan partiliniz, ‘ Hırsız bizim hırsızımız sorun yok. Yolsuzluğa, hırsızlık demek dinen iftiradır’ diyor. Yetmiyor, hırsızlıkla mücadele etsin diye seçtiğiniz Bakan, kendi Bakanlığını soyuyor. Bu mu Hakk’tan, halktan yana ekonomi, adalet?
Senin, geleceklerini kursunlar, kendi başlarının çarelerine baksın diye yetiştirdiğin, üniversite bitirmiş evlatların, çöp toplamaya, tabak-çanak yıkamaya razı olurken; toz kondurmadığınız iktidarınızın okul yüzü görmemiş evlatları devletin en üst makamlarının koltuklarında kokain çekiyor. Stilistleriniz, güreşçileriniz üçer-beşer, on binlerce maaş alıyor. Pek ukala olan partiliniz, ‘ itibarımızla oynayan şerefsizdir’ diyor. Bu mu Hakk’tan, halktan yana ekonomi, adalet?
Senin, evine bir dilim ekmek girsin diye, tarlasını, bağ’ını/bahçesini ekerek hayat mücadelesi veren amcanın traktörüne haciz gelirken, icraya verilirken; toz kondurmadığınız iktidarınızın devletten milyonlarca kredi alıp ödemeyen iş adamları, zevki sefa içinde, üstelik milletin orasına koymaya kadar terbiyesizlik içinde. Pek ukala olan partiliniz, ‘ memlekete çağ atlatıyoruz’ diyor. Bu mu Hakk’tan, halktan yana ekonomi, adalet?
Senin evi başına yıkılan depremzede annen, yangında, selde tüm varlığını kaybeden teyzen bir dilim ekmeğe muhtaçken toz kondurmadığınız iktidarınız, haritada yerini bile bilmediğin ülkelere milyon dolarlar gönderiyor. Pek ukala partiliniz de ‘ Biz milletimizin yardımsever duygularına güveniyoruz, IBAN’la para gönderecekler’ diyor. Bu mu Hakk’tan, halktan yana ekonomi, adalet?
Görmüyor musun; senin ölmeni, çocuğunun ölmesini, evinin barkının yanmasını, yıkılmasını, işinin gücünün mahvolmasını, soyulmanı, sürünmeni, zamları, skandalları, rezaletleri “başarı” olarak anlatıyorlar.
Ekonomik olarak, özgürlükler olarak, hak, hukuk, adalet olarak, vicdan olarak ve en önemlisi insan olarak kendinize ve çevrenize bakın.
Hayal ettiğiniz Türkiye bu mu?
( Pek önemli ‘dava’ nı, ‘bekanı’, ‘dindarlığını’ bir sonraki mektupta yazacağım)
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)