banner
Gündem

KALP DURDU

Sabah saatlerinde trafiğe kapalı olduğu iddia edilen İstanbul caddesine bir zabıta ekibi dalıyor. Başlıyor anons yapmaya “Cadde trafiğe kapanmıştır” diye ,çünkü cadde zaten araç trafiğine kapalı ama, cadde araç dolu..

KALP DURDU

Sabah saatlerinde trafiğe kapalı olduğu iddia edilen İstanbul caddesine bir zabıta ekibi dalıyor. Başlıyor anons yapmaya “Cadde trafiğe kapanmıştır” diye ,çünkü cadde zaten araç trafiğine kapalı ama, cadde araç dolu kimi bankaya gitmek için aracını çekmiş….,kimi mal indiriyor…..kimi mal yüklüyor….  Bu arada zabıtalar konulan polis bariyerleri ile girişleri kapamaya çalışıyorlar.. Onlar az sonra gittikten sonra trafiğe kapalı kapanan yol ihtiyaçtan birileri tarafından açılacak…ve hep açık kalacak…

Önce İstanbul caddesi bu kentin can damarı olduğunu herkeslerin bilmesi lazım.. Bir caddenin yükünün ne olduğunu, günde kaç araç geçtiğini bilmeden ,millet korona yüzünden evlerine hapsedildiğinde “BEN YAPARIM“  edası ile yolu  kazımanın. Eski hali ile,  bu gün yapılandan çok daha güzel  olan caddeyi katletmenin anlamı da yoktu. Ama yapıldı….Başlandığından bu günü tam 5 ay geçmesine rağmen taş döşenirken, döşeyen tek kişi iken başında ve çevresinde 5 kişinin olmasının ve işlerin niye yürümediğinin en açık delilidir. Birde taş döşenirken  yapılması gerekenler yapılmayıp sonra dönüp yeniden baştan yapılıyor. Döşenen yerlerdeki taşlar kırılıp yeniden düzeltiliyor buda taşları getiren firmaya hep artı olarak yazıyor…(Bergama’da ki Firma yada taş ocağı kiminse !) İstanbul caddesi artık toprağa su geçirmiyor.. Allah dan da Düzce sel bölgelerindeki gibi yağış almadı. Yoksa son yağan yağmurlarda İstanbul caddesi karşıdan karşıya geçilmez hale geldi…İstanbul caddesi ile Nurettin Zafer sokağın kesiştiği alanda ise havuz oluştu…. Bunlar hep caddenin tabanının betonla kaplanmaması gerektiği  nedeninin bilinmemesinden kaynaklanıyor. Bakın sel bölgelerindeki gibi yağmurların yağmamasına dua etmemiz gerekiyor. Yoksa Asar suyu da, Karaca deresi de, Melen de  her an tehlike arz ediyor. Asar suyu temizleniyor deniyor nerelerin temizlendiğini dere yatağına inen dozerin nerelerde çalıştığına bakın anlayacaksınız. çünkü, Asar’ın Kaynaşlı’dan beri temizlenmesi lazım.. Karaca’nın Düzce merkez dışından temizlenmesi lazım, Melen ise zaten dibi malzeme ile dolu olan Hasanlar barajından gelecek malzeme ile hemen taşabilir…..

Düzce gerçeği varken  dünya para harcayıp kalp de dönüşüm yapmak  şehrin kalbine saplanan hançerden başka bir şey değildir.. Asar suyu dedik şimdi de yeşil koridor çıktı.. Bak başkan süren bitiyor. Bundan sonra başladıklarını hayırlısı ile bitir ,diğerlerini senden sonra gelecek olan yapsın bak Konuralp tek yaptığın iş… dönüşüm tesisleri diyeceksin… zaten onlar için çalışmalara başlamıştı.. Tek gözle görülen Konuralp gerisini yaptım deme, bitirdim diyebilirsin…

Kervan kavşağını rahatlattık deme ,akşam ve sabah saatlerinde özellikle bak .Otobandan çıkıp Zonguldak istikametine gidenlerin kullandığı yolda büyük kaza olmuyorsa bu kervanda yaptığı düzenlemeden değil, şoförlerin dikkatinden  kaynaklanıyor.

Kalıcı konutlar bağlantı yolunu ne zaman asfaltlayacaksınız …O yolun asfaltı bu kışın çıkmasını sağlamaz.. Orayı bir an evvel kazıyıp aylarca sürecek çalışma ile değil günlük çalışmalar ile hızlı şekilde çözme zorunluluğunuz bulunuyor. Kış geldiğinde, kış döneminde de erken  seçim olmazsa görevde olacağınızdan sıkıntıyı siz çekeceksiniz. Çünkü bağlantı yolu sadece kalıcı konutları Düzce’ye değil, diğer yandan otobanı Zonguldak yoluna bağlıyor….

Bu arada Kervan’ı viyadük kurtarır ama buna neden yanaşmıyorsun… partilerin mi karşı çıkmasından kaynaklanıyor yada oralarda  viyadük yapılırsa binamın yada arsamın önü kapanır diye baskı yapan güçlü kişiler mi var… kimler olursa olsun bir gün bir belediye başkanı Kervan Kavşağına VİYADÜK yapacak…  Hem de çok güzel olacak…

Milletin olanı millete açtık diye parkların civarına astığın afişler nihayet kalktı. Zaten kim vermişti açılmayan yeri, açtık diye afiş asma fikrin….Hala da açamadınız ,açılması gereken zamandan kaç ay geçti. Yağmurları suçlamıştınız…ama sel bölgesindeki gibi yağmur yağsaydı demek ki açılma ihtimali sıfıra inecekti.. Bu arada hatırlatayım…Kimsenin olmadığı saatlerde parkı gezmeye gelirseniz  O milletin rahat oturmaması için konulan tahtalar var ya…onlar ilk etapta boyandı.. sonra yağmurlar yağdı boyalar aktı gitti.. Şimdi diyeceksiniz ki o boya dediklerin ,boya değil empenye (Ahşabın olumsuz şartlara karşı dayanıklılığını arttırabilmek işlemi) diyeceksiniz …  ama yağmur empenye’yi alıp götürecekse  ne anlamı kaldı ki üstü kapalı yani tente koyduğunuz yerdeki ahşapların rengi ilk günküne yakın duruyor….yani ahşaplardaki boyalar akıyor, kesilenin yerine dikilen ağaçlar kuruyor ama milletin olan millete açılamıyor….

Merak ediyorum siz TÜRKİYE haritasına ,Türkiye şekline  karşı mısınız…

Çünkü İsmail Bayram zamanında kalıcı konutlar Düzce yoluna yapılan beton Türkiye şeklinin üzerine TÜRK BAYRAĞI “ yapılmıştı. Geldiniz bunun üzerindeki kırmızı kaplamayı söktünüz …daha öncede dile getirdim AHALİ GAZETE’sinde  umursamadınız ,orası hala söktüğünüz gibi duruyor… Yapacaksanız yapın yada zemindeki TÜRKİYE şeklini kaldırın da ,hatta karşı taraftaki bayraklı olan zemini de kaldırın ki fikrinizi bilelim…

Şirketlerinizden gelen haberler pek iç açıcı değil …Hele birisinden gelen mali açıkla ilgili yüklü miktardan bahsediliyor. Şirketlerin gelir giderleri ile ilgili bağımsız ve partinizden olmayan bir firmaya inceleme yaptırmayı düşünüyor musunuz …Ateş olmayan yerden duman çıkmaz atasözü doğrultusunda şirketleriniz yönetimlerinde değişiklik düşünüyor musunuz?

Son olarak ise İTFAİYE ekibimizin gerek orman yangınlarındaki ve sel bölgesindeki cansiperane çalışmaları ile gurur duyduk. Oralara hiç tereddütsüz giden  itfaiyeci arkadaşları Tüm Düzcelilerin kutlaması gerekiyor.. O itfaiyecilerin ailelerinin duygularına tercüman olmak gerekiyor.. Düşünsenize kendi eşinizin, çocuğunuzun yada yakınınızın  böylesine büyük iki felaketin sonlanması için görevlendirilmelerini, kimi zaman saatlerce onlardan haber alamamanızın verdiği zorluğu, onların sizlere haber verememesinin zorluğunu düşünelim. Allah kimseye bir daha  böyle zorluklar yaşatmasın ama şu bir gerçek ki….

“TABİAT KENDİNDEN ALINANI ENİNDE SONUNDA GERİ ALIR”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL