MAHALLE YANARKEN ……!

Anadolu da bir söz vardır, “Mahalle yanarken, mahallenin dilberi aynada saçını tararmış..”

Şimdi bodoslama yazıya niye böyle girdiniz diye sorarsanız?.

Ülke yangın yerine dönmüş, Millet gerçekten perişan, Adalet sükut etmiş ve bu ülkenin gençleri istikbalden umudunu kesmişken,

Hatta mevcut hükümet bu işlerden nasıl sıyrılacağım diye kara kara düşünürken, eski CHP Milletvekili ve eski Bakan Fikri Durmuş SAĞLAR imdadına yetişti, hükümetin.

Bir televizyonda tartışma programında “Efendim, ben mahkemeye düşersem, beni Türbanlı bir hakime yargılarsa, ben o yargıya nasıl güveneyim..” mealinde bir söz attı.

Bunu duyan siyasal İslamcılar hemen, her zaman ki gibi mağdur edebiyatına başladılar. Tabiiki tüm ülke şaşkınlık içinde, ne oldu da bu ülke bu kadar gerildi diye.

Ben hiç şaşırmadım, çünkü 18 sene öncede bu Türban sorunu vardı, şimdide var. Ama hiç kimse bu sorunu çözmek isteğinde değil.

Ne zaman Muhalefet mecliste “Türban sorununu çözelim” dese, iktidar yan çiziyor. Çünkü malzemeleri bu..

Tabi ki, bizim karın gurultumuz, açlık feryadımız ve çaresiz bağırışlarımızın üzerine bunların mağdur edebiyatı sesleri çıktı ve mazlumların seslerini bastırdı.

Ülke enflasyonu, Emekli Maaş adaletsizliği ve tüketim malzemelerinin fahişliği unutuldu. Bir hafta Türban ile yattık, Türban ile kalktık.

Boks ringinde yediği yumruklarla serseme dönmüş boksör gibi vatandaşımız tam kendini toparlayıp feryada başlayacakken..

Birden eski Genel Kurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ paşa sahne aldı ve ülkenin tek sorunu bu imiş gibi, “Rahmetli MENDERES Eskişehir’de erken seçim kararı alsaydı, 1960 da Ordu darbe yapmazdı…” dedi, çarşı karıştı…

Aman Allah’ım iktidar kanadında bir feryat, sormayın gitsin. “Vay efendin, bu bir darbe çağrısıdır. Yoksa Orduyu darbeye mi çağırıyorlar..” mağdur edebiyatını yapmaya başladılar. Sanki darbe yapacak ordu kalmış gibi.

Bizim esnafın, çiftçinin ve asgari ücretlinin sancıları unutuldu, birde üstüne üstlük hissedilen enflasyon 30-40 lara yükselirken, resmi enflasyon hesaplandı ve emekli maaş zamlarını %8’e bağladılar. Nasıl güzel değil mi sevgili okurlar?.

Bir haftada televizyonlardan bu konu tartışılırken ne oldu biliyor musunuz?.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörünü görevden alıp yerine kayyum atayarak ülkenin gerçek gündemi unutturulup hoooop Üniversite’deki öğrenci ayaklanmaları gündeme oturdu.

Hükümet kanadından “Vay Efendim, ikinci bir gezi olaylarımı yaşıyoruz. Bunlar vatan hainleri ile iş birliği yapıyorlar..” feryatları yükselmeye başladı. Lafı uzatmamak için Muhalefetin vatandaş ziyaretlerinde Türbanlı bir CHP li yöneticinin fotoğraflarına tepki olarak sayın Cumhurbaşkanı Türbanlı yönetici için “Vitrin Mankeni gibi..” hakaretini yazmıyorum bile..

Ülkemdeki çarşı, pazar yangını unutturuldu, çiftçilerin yürüyüşleri zaten hiç gündeme gelmedi, seçim meydanlarında verilen EYT lilerin hakları vaatleri hiç konuşulmadı. Hatta hazineyi tamtakır ederek, eksi bakiyeye getiren ve birden sır olan Maliye Bakanımızı soran olmadı.

Pekâlâ, ne oldu? Türbanla yattık, darbe ile kalktık. Boğaziçi Üniversitesi kayyum Rektörü ile yattık, tekrar Türban ile kalktık…

Allah’tan imdadımıza Şeytan Amerika eski başkanı Trump taraftarlarının meclise yürümeleri ve kongre binasını basmaları gündeme geldi de işi kurtardık.

Birde bir kadının vurularak ölmesi ile de, Ülkemde Milli Yas ilan edecekler diye çok korkmamdan dolayı kısaca kestim.

Bana ne Amerika’dan diyen yok. Maşallah tüm televizyonlar Amerika’dan canlı yayına başladılar. Sabahlara kadar bunların salaklıklarını izlettiler bize. Kendi vatandaşımızın feryatlarını duyan da yok.

Belki de bu yazdıklarımı onlarca kişi dillendirmiştir. Bende yazayım da, salaklar sınıfına beni de yazmasınlar kayıtlara geçsin diye bunları yazdım sevgili okurlar……..

Sürçü lisan ettiysek affola…