10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Gazetecileri Mutfak Sanatları Merkezi’ne akşam yemeğine davet eden Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, misafir ev sahibi olarak tüm gazetecileri haber yapmayı bilmemekle suçlayarak, kendilerine..
10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Gazetecileri Mutfak Sanatları Merkezi’ne akşam yemeğine davet eden Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, misafir ev sahibi olarak tüm gazetecileri haber yapmayı bilmemekle suçlayarak, kendilerine haber yapmakla ilgili kurs vereceğini söylemiş.
Başkan Özlü, gazetecilerde 3 şeye sinir olduğunu belirterek, bu 3 şeyi de gazetecilerin yaptığını ve kendisini bu yüzden çok sinirlendirdiklerini de eklemiş.
Sayın Başkan,
O ayağınıza kadar davet ettiğiniz gazetecilerin bir çoğu yıllarını bu mesleğe vermiş insanlar. Bakmayın size ses çıkarmamaları makamınıza olan saygılarındandır.
Haber yazmayı, eleştirmeyi, bilgi almayı sizden çok daha iyi bildiklerine bahse gireriz.
Nasıl bir gazeteci istiyorsunuz:
500 günlük kitapçığınızda yazdığınız üzere kervanda başladığını söylediğiniz viyadük çalışmalarının başlamadığını, aslında viyadükle ilgili hiçbir çalışma yapmadığınız halde yaptık dediğinizi görmezden gelen bir basın mı istiyorsunuz?
Et Kombinasında başladı dediğiniz piknik, mangal yerlerinden oluşan yeşil alanlı mesire alanı gibi de kullanılacak olan et kombinasının şu anda atıl vaziyette olduğunu görmeyen gazeteciler mi istiyorsunuz?
Mayıs ayında bitireceğiz dediğiniz 29 ekim de zorla açtığınız, ancak kendi projeniz olmadığı halde PR’ını sizin yaptığınız millet bahçesi için sadece sizi mi alkışlasınlar istiyorsunuz?
Görev sürenizin dolmasına 2 yıl kaldığı halde başlayamadığınız Asar Deresi projesi için ‘Bak nasılda güzel oldu Asar Deresi” diyen basın mı istiyorsunuz?
Olimpiyat kavşağının ismini 3 kuruş masraf yaptı diye bir aileye meclis kararı olmadan verdiğiniz, karar çıkmadan tabelayı diktiğinizi yazmayan bir basın mı istiyorsunuz?
Gitmediğiniz ulusal Bayram törenlerinde, az ötede beklediğinizi gören basın yazmasın mı istiyorsunuz?
Büyük vizyon proje diye tanıttığınız övüne övüne bitiremediğiniz ancak sürekli zarar eden uğur böceklerini kar ediyormuş gibi yazan basın mı istiyorsunuz?
Güya akıllı bisiklet ve akıllı scoteer getiriyorum Düzce’ye diye şehrin kalbini İzmirli firmaya üç kuruşa ve üstelik neredeyse müşteri garantisiyle verdiğinizi yazmayan bir basın mı istiyorsunuz?
Millet Bahçesi içine koyduğunuz ve belediye şirketinin işleteceğini söylediğiniz, ihaleye çıktığınız, kimseye vermeyeceğiniz halde şartnameleri parayla sattığınızı yazmayan bir basın mı istiyorsunuz?
Kestiğiniz ağaçları görmezden gelen, yıkıp parçaladığınız mezarların üzerinden atlayarak ses etmeyen basın mı istiyorsunuz?
Bunları daha binlerce çoğaltabileceğimizi hepimiz biliyoruz.
Siz işte tam da bunları yapması için bir ekip getirtin Düzce’ye basına bu konuda ders versin.
Çünkü diğer türlüsünü zaten Düzce’deki tüm gazeteci arkadaşlarımız yapabilecek kapasitedeler.
Bir de kendiniz için bir ders yazdırın, mesela;
Eleştirisel bir haber yazdığında veya birimleriniz hata yaptığında, örneğin basın biriminiz basının eline geçmemesi gereken bir dokümanı basın grubuna attığında, hatırını kıramadığımız dostlarımızı araya sokup, haberleri kaldırtmaya uğraşmaktan vazgeçin.
Basını fişleyerek, Düzce’nin ve Düzcelilerin parasıyla hakkınızda iyi yazanlara reklam verip, eleştirenleri ayırarak basın etiğinden bahsetmeyin.
NOT: Türk geleneklerine göre eve gelen misafir Tanrı misafiridir ve ev sahibi misafirine hürmet gösterir.
Birey, toplum sivil toplum, yonetim ve basın arasındaki dengede yöneticilerin meşrutiyet ölçütü sorgulanır. Halkın basindan bekledigi sey, sorgulama sonunda bilgi edinmedir. Sorgulanmaya tahammül edemeyen yöneticiler basını kendilerine hep engel olduğunu düşünürler. Oysa basın, halkin haber alma kaynağıdır. Doğru ölçüt ve etik degerlerle haber kaynağı olan tüm basn çalışanlarını saygıyla selamlıyorum.