Sevgili okuyucularım, Ülkemizde son günlerde yaşanan gelişmeler ve meydana gelen bir çok olay, siyasi açıdan kartların yeniden karılacağı izlenimini açıkça ortaya çıkarmaktadır. Kurulduğu günden beri iktidarda olan Ak Parti için..
Sevgili okuyucularım,
Ülkemizde son günlerde yaşanan gelişmeler ve meydana gelen bir çok olay, siyasi açıdan kartların yeniden karılacağı izlenimini açıkça ortaya çıkarmaktadır.
Kurulduğu günden beri iktidarda olan Ak Parti için artık yolun sonuna gelindi gibi görülüyor.
Bu duruma nasıl gelindi, halkın Ak Partiye olan güven duygusu nasıl zedelendi?
Bu konuda bir çok sebep sayılabilir.
Yaşanan ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığı, sosyal adalet konusunda meydana gelen bozulmalar, gelir dağılımındaki adaletsizlikler, yönetim anlayışında ortaya çıkan yanlış uygulamalar, Ak Parti kadrolarında yaşanan başı bozukluklar ve dağılmalar, yola çıkarken ortaya koyulan parti politikalarında meydana gelen eksen kaymaları, başlıca nedenler olarak sıralanabilir.
Bilindiği üzere Ak Parti kurulurken bir kadro hareketi olarak yola çıkılmış, Erdoğan’la birlikte, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve daha birçok kişi siyaseten birbirlerini koşulsuz destekleyen, aralarında ayrım gözetmeksizin yapılan bütün çalışmaları siyasi bir kazanımdan çok davaya hizmet anlayışı çerçevesinde değerlendiren dava adamlarıydı.
Bu dava kardeşliği anlayışıyla hareket eden ekip, yeri ve zamanı geldiğinde birbirleri için her türlü fedakarlıkta bulunmaktan da asla kaçınmazdı.
Örneğin,
Seçimlere siyasi yasaklı olduğu için katılamayan Erdoğan’ın yeri derhal Abdullah Gül tarafından doldurulmuş, Erdoğan’ın önü açıldığı anda ise Abdullah Gül hiç tereddüt etmeden koltuğu liderine devretmişti.
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı söz konusu olduğunda Erdoğan, kendisinin aday olması beklenirken bizim adayımız kardeşim Abdullah Gül’dür diyebilmişti.
Bütün bunlar ve buna benzer bir çok davranış artık mazide kaldı.
Ak Partiyi birlikte kuran, büyüten dava kardeşliğini her şeyin önüne koyan, her konuda birlikte hareket eden bu ekip ve ekip ruhunun varlığından söz etmek artık mümkün değil. O anlayış artık yok olmuş durumda, ekip paramparça ve herkes kendi başının çaresine bakıyor.
Uzun bir dönem ekonomi ve maliyenin başında bulunan Ali Babacan ayrılarak DEVA Partisini kurdu.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla yerini dolduran ve uzun bir dönem Genel Başkanlık ve Başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisini kurdu.
Başından beri Ak Parti hareketinin olmazsa olmazı Abdullah Gül artık kenarda tutuluyor ve her fırsatta Ak Parti politikalarını ve uygulamalarını beğenmediğini ifade eden açıklamalarda bulunuyor.
Abdüllatif Şener ayrıldı, yeni bir parti kurdu, şimdi ise CHP saflarında siyasi yaşamına devam ediyor.
Bülent Arınç artık parti politikalarından ve çalışmalarından çok uzak.
Ak Parti vitrinini süsleyen ve halkın gözünde Erdoğan’ın veliahttı kabul edilen Melih Gökçek deyim yerindeyse paketlenmiş, kenara koyulmuş.
Son dönemde ekonominin başına getirilen damat Berat Albayrak bile tam olarak ne kastettiği belli olmayan cümleler sarf ederek istifa etti.
Yani artık Ak Partide bir dava kardeşliğinden ve ekip çalışmasından bahsetmek çok zor.
Ak Parti hareketini zayıflatan, takâtten düşüren bu olumsuz süreç, bir anda ortaya çıkan ve her açıdan sadece ülkemizi değil bütün dünyayı kasıp kavuran pandemi (corona) süreciyle birleşince adeta her şey tamamen kontrolden çıktı.
Bütün bunlara ilaveten Amerikan seçimlerini kazanan Joe Biden’in açık açık Erdoğan karşıtı siyasi oluşumlara destek vereceğini açıklaması zaten olumsuz giden süreci bir kat daha güçleştirdi. Tabii bir o kadar da Ak Partinin rakiplerini heyecanlandırdı, ümitlendirdi ve cesaretlendirdi. O kadar ki bu açıklama, hiçbir zaman vasatın üzerine çıkamayan Kılıçdaroğlu’nun bile kendine olan güvenini artırdı.
Gelinen bu süreçte,
MHP’nin arkasına İyi partiyi,
Saadet partisinin arkasına Yeniden Refah Partisini,
CHP’nin arkasına, Sarıgül hareketini koyan sistem,
Ak Partinin arkasına da DEVA ve Gelecek Partisini yerleştirmiştir.
Yani bu ortaya çıkan yeni durum artık Ak Partinin ve Erdoğan’ın alternatifsiz olmadığını, yakın bir zaman süreci içerisinde hiç kimsenin tahmin edemeyeceği olayların yaşanacağını bizlere göstermektedir.
Şüphesiz, Ak Partide sona erişim apar topar olmayacaktır.
Yaşanacak değişim ve dönüşüm, organize edenler tarafından, otomatik vitesli bir aracın vites değişikliği gibi hissedilmeden gerçekleştirilecektir.
Evet sevgili okuyucularım,
İlahi kanun, herkes ve her şey için olduğu gibi Ak Parti içinde geçerli. Bundan kaçış yok.
“Her başlayan bir gün son bulacaktır”.
Kalın sağlıcakla.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)