banner
Güncel

DEPREM GERÇEĞİ VE AHVAL!..

30 Ekim 2020 saat 14:51 de merkezi İZMİR olan 6.6 büyüklüğündeki deprem, ülke olarak ve de deprem görmüş bir Düzceli olarak hepimizi derinden üzdü. Can kaybının 114 kişi olduğunu AFAD..

DEPREM GERÇEĞİ VE AHVAL!..

30 Ekim 2020 saat 14:51 de merkezi İZMİR olan 6.6 büyüklüğündeki deprem, ülke olarak ve de deprem görmüş bir Düzceli olarak hepimizi derinden üzdü. Can kaybının 114 kişi olduğunu AFAD yetkililerinden öğrendik. Allah’tan ölenlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Depremin; bulunduğumuz coğrafyanın bir gerçeği olduğunu düşünürsek bunun nedenlerinden ziyade, bu tabiat afetinin en zararsız şekilde nasıl atlatılması gerektiği konusunda kafa patlatalım diyeceğimize, nelerle uğraştık ona bakalım.

Daha depremin hemen akabinde, bana göre depremden daha çok acı veren ve depremden daha tehlikeli bir takım sosyal medyadaki klavye Müftülerinin ve kendini bilmez yaratıkların paylaşımları yok mu?. Beni kahrettiriyor ve sınırsız acı hissi duyuyorum.

Efendim, deprem neden oluyormuş;
“İzmir Ege’de 6.8 deprem. Çok geçmiş olsun Müslüman halkı. Ya Rabbi! İzmirliler gibi zinaya, nefsime değil, Seccademe köle et beni…amin!” diyen mi istersin…
“Sanırım bu depremden sonra Türk Lirası, tuvalet kağıdına dönecek..” telaşına düşenler mi istersin…
“İzmirliler depremi hissetmemiştir, bence çoğu sarhoş zaten..” diyen acıları katmerleştiren mi istersiniz, artık orasına siz karar verin.
Ama şu bir gerçektir ki sevgili dostlar,
Kendinin cenneti garantileyip en üst kademesinde 70 hurili köşkünde yer ayırtanlar; zındık dediğimiz, kâfir dediğimiz, Siyonist dediğimiz İslam düşmanları, gerçek İslam’a bu kadar zarar vermemiştir, hatta asla zarar veremez..

Hiç kimse, bu ülkede 7 sefer imar affı neden çıkartıldı diye sormuyor. Hatta İmar affının neden yapıldığını soran bile yok. İmar izni olmayan kaçak binalara oturma izni vermek için İMAR BARIŞI adı altında, hatta kamu spotu olarak televizyonlarda reklamı yapılan İmar affından bahsediyorum. İzmir Bayraklı ‘da yıkılan ve içinden onlarca ceset çıkarılan binaların tamamının bu İmar affının eseri olup olmadığını soran ise hiç yok. Sorsalar bile cevap verecek muhatap yok.
1999 da DÜZCE depreminden sonra bir yasa çıkarıldı beyler. ÖZEL İLETİŞİM vergisi.
Bu verginin diğer bir adı da DEPREM Vergisi’dir. 21 yıldır toplanıyor ve toplam 71,7 milyar liraya yükselmiş bir fon. Bu gibi durumlarda vatandaşının yaralarına merhem olacak bir fon. 1999 Düzce depreminden sonra VAN depremi oldu. Sonra ELAZIĞ ve son olarak da İZMİR depremi oldu. Bu fondan hiçbir felakette faydalanılmadı. Çünkü bu fonda para yok. Soruyoruz bu deprem vergileri nerede?, cevap veren yok hatta muhatap bile almıyorlar.

Hatta, TC Merkez Bankası’nın kanun gereği olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere kenara ayırdığı rezervler anlamına gelen İHTİYAT akçesi yani Ülkenin Yedek akçesi de yok oldu.. Merkez Bankası’nın kârının yüzde 20’si kötü günler için bir kenara konuyor. Merkez Bankası’nın bilanço verilerine göre yedek akçe 2018 yılı sonunda 27,6 milyar lira seviyesindeydi.
Kıbrıs Barış Harekâtında yani savaş halinde bile kullanılmayan Türkiye’nin yedek akçesi birden kanun veya KHK ile hazineye devredildi. Niçin veya nedenin cevabını veren bile olmadı.

Evet sevgili okurlar,
Beni en çok düşündüren ve yaralayan konu ise Prof. Dr. Ahmet ERCAN hocanın İzmir depreminden sonra söylediği sözler oldu. “ Bu ülkede evi yıkılan ve depremde ölenlerin tamamı fakir insanlardır. Ben hiçbir zengini enkazdan çıkartırlarken veya hiçbir zenginin evinin yıkıldığını görmedim…” olmuştur.
Oy uğruna dere yataklarını, zemini bozuk yerleri imara açan zihniyet ve buralara “üzerimde bir damım olsun da nasıl olursa olsun “ diyen zavallı fakir insanların kaderi hep böyle olacak bilesiniz.
Bir atasözü vardır, fakat güncel hayatta hiç kullanılmaz. BİR MUSİBET, BİN NASİHATTEN EVLADIR. Biz hiçbir musibetten ve hiçbir nasihatten ders almayız vesselam….
Hoşça kalın.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL