banner
Güncel

LİYAKAT!!!.

Liyakat sözü Türkçemize Layık olmak, yaraşmak, yaraşırlık ve uygunluktan geçmiştir.   Anlayacağınız çirkin olandan güzellik kraliçesi olmayacağı gibi, futbolda kaleciden ileri uç oyuncusu olmaz. Küfürbaz olandan edebi bir şeyler duymak..

LİYAKAT!!!.

Liyakat sözü Türkçemize Layık olmak, yaraşmak, yaraşırlık ve uygunluktan geçmiştir.

 

Anlayacağınız çirkin olandan güzellik kraliçesi olmayacağı gibi, futbolda kaleciden ileri uç oyuncusu olmaz. Küfürbaz olandan edebi bir şeyler duymak ne kadar beklenemezse, Ahlaksız olandan da namus bekçiliği beklenmez.

Günlük hayatımızda sıkça kullanırız bu terimi.

 

Geçen hafta bizim gazetede köşe yazarlığı yapan bir arkadaşımıza Belediye başkanımızın sosyal medya hesabından o arkadaşımıza “SALAK, CAHİL..” gibi bir söz kullanıldı. Sonradan Sayın Belediye Başkanımız “Ben yazmadım..” diyerek bu hesabını kapatsa bile laf yerine ulaştı maalesef.

Benim bildiğim şudur ki bu gazetede bu köşe bana ait. Burada yazdıklarım bana ait sözlerdir ve benim namusumdur. Hakeza buna Sosyal Medya paylaşımlarım da dahil. Orada yazılanlar beni ilgilendirir, sorumlusu da benim. Anlayacağınız ben namusumu kimseye teslim etmem.

 

Hep diyoruz ya, Kamu Kurumlarında Liyakat sahibi, Ahlak sahibi, sokak jargonlarını kullanmayan edepli kişiler olması gerekir diye. Şayet bu konularda bir iftira varsa T.C. mahkemeleri var. Gidersin oraya hakkını savunursun ve suçlu cezasını çeker. Şayet iftira yoksa, bu tezi savunanlara da, bu tip kelimelerin kullanılması o yazan kişinin kalitesini gösterir, adının başında ne kadar çok unvan olsa bile..

Eğer bu tip köşe yazılarını duymak istemiyorsanız, işinizi düzgün yapacaksınız kardeşim. Zaten Düzcelide işini düzgün yapsın diye sizi oraya oturttu. Yapamıyorsanız veya beceremiyorsanız bu durumlarda en büyük ERDEM İstifa etmektir. Kimsede sizi ayıplamaz korkmayın.

 

En çok neye kızıyorum biliyor musunuz?.  Bu bizim camiada daha çok var. Açıyoruz televizyonu bir tartışma programı çıkıyor karşımıza. Orada da kadrolu gazeteciler var, her gece aynı şahıslar. Bunlar salgın hastalıktan anlıyorlar, spordan anlıyor, savaştan anlıyorlar, hukuktan anlayan bile var. Dinden diyanetten fetva verecek kadar anlıyorlar, hepsi maşallah Ekonomi profesörü, Hukuk profesörü.. Hepsi de bu işin erbabı… Tabi ki beni sinirden bir gülme alıyor sormayın gitsin.

 

Evet ne diyorduk?, LİYAKAT tabiiki..

Sayın Belediye Başkanından ricamdır, şayet Belediye gibi bir kamu kuruluşunda liyakat sahibi kişiler yoksa temizleyin tümünü. Orası babamızın çiftliği değil. Siz Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğunuz zaman “Ben Parti kimliğimden sıyrılıyorum, artık Düzcelinin Belediye Başkanıyım..” demiştiniz. İşinin erbabı olmayanı tutmayın Belediyede.

O kullandığınız paralar tüm Düzcelinin parasıdır ve bunun hesabını bu dünyada vermeseniz bile ilahi terazide vereceksiniz. Düzce yapboz tahtası değildir bilesiniz.

 

AKP dönemde gördük biz, İmamdan Nüfus Müdürü, Anayasa Mahkemesi Başkanlığında Ekonomi profesörünü. Hatta Hayvanat Bahçesi Müdüründen TÜBİTAK Müdürünü dahi gördük Hamdolsun.

Ekonomiden anlamayan Sayın Berat Albayrak’ın ekonomiyi ne hale getirdiğini Maliye Bakanlığında gördüğümüz gibi.

Onun için Liyakat diyoruz işte.

Şayet Liyakatsiz insanları layık olmadıkları yere getirmenin iki şekilde izahı vardır. Birincisi “İşe göre adam değil de, adama göre iş..” olur ki bunun neticelerini gördük. İkincisi ise, pek düşünmek bile istemiyorum, düşüncesi bile korkunç. Bu ülkeye bir husumetiniz var ve bu ülkeyi çökerteceğim demek istiyorsunuz.

Ehliyeti olmayan birine yolcu otobüsünü teslim etmek ile, Liyakatsiz birini işin başına getirmek aynı neticeyi verir.

 

Yüce Dinimiz İslam “EMANETİ EHLİNE VERİN..” diyor.

Eğer EMANET, LİYAKATSİZ kişilerin elinde olduğu zaman başka bir felaket beklemeyin. Tıpkı Ameliyat hastasının ameliyatına Nalbantı sokmak gibi..

Vesselam.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL