banner
Güncel

HALİL İBRAHİM SOFRASI

“Allah, Halil İbrahim bereketi versin.”  Bu sözü, duayı mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur ya da bizzat siz bir sofradan kalkarken ya da bir ziyaretin ardından bu sözü kullanmışsınızdır. Peki, bu sözün..

HALİL İBRAHİM SOFRASI

“Allah, Halil İbrahim bereketi versin.”  Bu sözü, duayı mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur ya da bizzat siz bir sofradan kalkarken ya da bir ziyaretin ardından bu sözü kullanmışsınızdır. Peki, bu sözün nasıl ortaya çıktığını kaçımız biliyor?

İşte bugün sizlerle, “Halil İbrahim bereketi” sözünü dilimizde bir duaya çeviren o kıssayı, paylaşmak istiyorum kıymetli dostlarım… Vaktiyle iki kardeş varmış… Bu kardeşlerden büyüğünün adı Halil, küçüğünün adı da İbrahim’miş… Halil evli ve çocuklu, İbrahim ise bekarmış… Ortak bir tarlaları varmış bu iki kardeşin… O tarlayı ekip biçip çıkan mahsulü de ikiye bölerlermiş… Bir yıl, yine harman yapmışlar ektikleri buğdayı ve ikiye ayırmışlar… İş gelmiş taşımaya ama çuvallar evde harmanı da yalnız bırakmak olmaz, Halil bir teklif yapmış kardeşi İbrahim’e… “Kardeşim, ben gidip çuvalları getireyim sen buğdayı bekle olur mu?” İbrahim hiç itiraz etmemiş, “Olur tabii, abi” demiş ve Halil uzaklaşırken o da buğdayların başında beklemeye başlamış ve bir düşünce geçmiş aklından “Abim evli, çocuğu da var, onun evine daha çok buğday lazım.” Bu düşünce aklından geçer geçmez kaptığı gibi küreği kendi payından bir miktar onunkine atı vermiş… Az sonra abisi Halil gelmiş ve “Hadi İbrahim önce senin buğdaydan dolduralım da taşı ambara” demiş. Bir çuvalı doldurmuşlar ve İbrahim çuvalı sırtlayıp ambarın yolunu tutmuş… O gidince bu sefer Halil içinden geçirmiş “Çok şükür ben evliyim, kurulu bir düzenim var ama kardeşim bekar, o daha çalışıp para biriktirecek, ev kurup evlenecek.” Bu düşünce zihninden geçtiği gibi kapmış küreği ve kendi payından bir miktar onunkine atmış… Sonrasında, hangisi çuvalını ambara götürse diğeri kendi payından bir miktar buğdayı hep kardeşinin tarafına atmış… Nihayet akşam olmuş, gün boyu birbirlerinden habersiz bir şekilde kendi payını kardeşi ile paylaşan bu iki güzel insanın buğdayları bitmemiş, hatta azalmamıştır bile… Allah, bu iki kardeşin halini o kadar beğenmiştir ki bu güzel duygu hiç bitmesin diye buğdaylarına bir bereket verir ki günlerce buğdaylarını ambara taşırlar, artık ambarlar taşar ama bu iki kardeşin buğdayları hiç azalmaz…

İşte bugün bereket denince akla gelen bu sözün mimarı olan bu iki kardeşin kalbine sahip olmalı hayatta insan… İyi de Hüseyin, sen neden anlattın ki bu hikayeyi bizlere diye soranınız varsa kıymetli dostlarım. Bugün 1 Şubat… Yani büyük usta Barış Manço’nun ölüm yıl dönümü… İstedim ki, hem ustayı anayım, hem de onun muhteşem şarkılarından birine de konu olan güzel bir kıssa anlatayım…

Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası
Topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna
Kimi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok

Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına

Barış der, her bir yanı altın, gümüş, taş olsa
Dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa
Sapa, kulba, kapağa itibar etme dostum
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok

Para, pula, ihtişama aldanıp kanma dostum
İçi boş insanların bu dünyada yeri yok

Kalın sağlıcakla…

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL