Sevgili okuyucularım, Geçen hafta da yazdım. Düzce Belediyesi Cedidiye Camisi’nin bahçesine iş merkezi kuruyor. Büyük emek verilerek oluşturulan güzelim meydan yok ediliyor. Konuyla ilgili tartışmalar devam ederken yapılan bir açıklamaya..
Sevgili okuyucularım,
Geçen hafta da yazdım. Düzce Belediyesi Cedidiye Camisi’nin bahçesine iş merkezi kuruyor. Büyük emek verilerek oluşturulan güzelim meydan yok ediliyor.
Konuyla ilgili tartışmalar devam ederken yapılan bir açıklamaya çok şaşırdım, bir o kadar da acayibime gitti.
Başkan, bir konuşmasında “yapılan dükkanlardan bir kısmını camiye tahsis edeceğiz, gelirlerini onlar alacak” demiş.
Hoppala!
Ağır ol başkan. Serin gel.
Sormazlar mı adama.
Kimin malını kime tahsis ediyorsun?
İnşaat yapmaya kalkıştığın alanda bir karış toprağın var mı senin?
Sevgili okuyucularım.
Cedidiye Camisi yapılırken bir çok hayır sahibi bu caminin yapımına destek oldu. Kimi para verdi, kimi arsa verdi, kimisi de bizzat bedenen inşaatında çalıştı.
Bu güzel eserin yapılmasına vesile olan hayır sahiplerinden birisi de rahmetli kuyumcu Nahit Altan’dır. Caminin yapıldığı arazinin büyük bir kısmını o bağışladı. Mekanı cennet olsun.
Ancak sebebi nedendir bilinmez bağışlanan araziye ait tapu o günden bu güne bir türlü cami tüzel kişiliğine veya derneğe devredilemedi. Yani sizin anlayacağınız caminin üzerinde bulunduğu arsanın bir kısmı hala merhum Nahit Altan’ın mirasçıları olan oğullarının üzerinde bulunuyor. Rahmetli belki de kimseye güvenmediği için böyle davranmıştır.
Bu güne kadar bu durum kimseyi de rahatsız etmedi,
Öyle ya cami yıkılıp altından arsa geri alınacak değildi ya!
Ne zamana kadar?
Faruk Özlü caminin avlusuna iş merkezi yapmaya kalkışıncaya kadar.
Peki şimdi ne olacak?
Yapılacak iş yerleri caminin mi olacak?
Yoksa birileri bir katakulli sonucu el mi koyacak bu dükkanlara?
Tabii, bu çok eski bir hikaye. Birçok şahidi de artık yaşamıyor.
Ancak, bu durumu bilenlerde var tabii ki.
Kimler biliyor mesela.
Öncelikle, rahmetli Altan’ın çocukları biliyor. Onları hepimiz iyi tanıyoruz tok gözlü çocuklardır, babalarının camiye bağışladığı araziyi asla geri almak istemezler.
Başka,
Cami derneğinde yıllarca görev yapmış Cedidiye Camisinin manevi mimarları var. Onlar da biliyorlar. İsimlerini yazmıyorum, hepsiyle konuştum, gerekirse açıklarım.
Bir de, Belediyenin imar servisinde uzun yıllardan beri görev yapan ak saçlılar var. Aslında en açık biçimiyle onlar biliyorlar bu durumu.
Şimdi belediye başkanı ve belediye meclisi başta olmak üzere hepsine birden soruyorum.
Caminin hakkını camiye verecek misiniz?
Yoksa vermeyecek misiniz?
Açıkçası ben biraz şüpheliyim,
Çünkü,
Yaptığınız, “camiye dükkan tahsis ederiz” açıklaması, asıl hak sahibi olan camiyi plase durumuna düşürme gayreti içerisindeymişsiniz gibi bir izlenim veriyor.
Takip ediyorum sizi, sanırım bu günden sonra sevgili Düzceliler de takip edecek ve sonucu hep birlikte göreceğiz.
Sevgili okuyucularım,
Aslında yapılmak istenen şeyi biliyorum. Kim olduklarını da biliyorum. Açık söylemek gerekirse geçmişte eksik bırakılan bir prosedürden istifade ederek caminin malına konmak istiyorlar.
Pek ümidim yok, ancak yine de onlara sesleniyorum.
Yapmayın diyorum!
Muhatabınız cami, Allahın evi.
Şimdi susar, ses çıkarmaz, ama yarın mahkemeyi kübrada konuşur.
Aleyhinizde şahitlik eder.
Unutmayın.
Aklıma gelmişken, bir küçük uyarıda sayın başkana yapmak isterim.
Sayın başkan, dükkan sayısını çoğaltmak için gerekçesiz plan tadilatı yapıp inşaat alanını büyütme, binanın cephesini uzatma!
Mahkemeyi Kübra olmasa da bu dünyada da Bölge İdare Mahkemesi diye bir şey var.
Hatırlatırım.
Kalın sağlıcakla.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)