EY!…. TÜRK GENÇLİĞİ….

Bu konuda birçok şeyler yazıldı ve çizildi, ama bunu bir de benim hal lisanım ile okuyun istedim.

Andımız ve Atatürk’ün gençliğe hitabesi konusunda ülke gündeminde yapılan bana göre tahrik edici, başkalarına göre “olmasa da olur” tavırlar hatta, “ayet mi bu kardeşim” diyebilecek kadar bahtsız açıklamalar yapan eski Milli Eğitim bakanı Hüseyin ÇELİK yorumlarından sonra iki kelamda biz edelim dedik……

Şimdi ben bu yavan, bir o kadarda düşmanca tavırların sebebini irdelemek istiyorum.

Ümmet kültürü ile yetişmiş ve tam olarak ta Millet kültürü gelişmemiş kişilerde bu tip şeyler oluyor maalesef…

GENÇLİĞE HİTABE yi kaldırmak hiçbir faninin elinde değil elbette. Yazıları kaldırır okullardan, işyerlerinden çünkü bu onların iktidar gücünün eseridir. Ama benim gönlümden söküp alamaz, bu bir…..

İktidarlar gelip geçicidir ve maalesef araştırın uzun yıllar sürse de hep nihayet bulmuştur. Geride bıraktığı eserlerden tanırız biz bunları, bu iki…

.

Büyük bir kitlenin ATA’sının bir” ERKEN UYARI SİSTEMİ” gibi hazırladığı HİTABEYİ hafife almak, o kitleye bir zulümdür. Allah da zalimleri sevmez….

Ayet mi bu? Dediği için ben Kur’an-ı Kerim’den örnekleme yapacağım. Hoş Hüseyin Çelik ayetten de bir şey anlamazda, ben yine de Allah’ın sözlerinden örnek vereceğim.

NEMRUT Hz. İbrahim zamanında yapmadığını bırakmadı halkına ve Peygamberine.. en sonunda bir sivrisineğe teslim oldu. Onu yok eden sadece bir sivrisinekti çünkü…

Ha keza FİRAVUN da yapmadığını bırakmadı belirli bir guruba elindeki siyasi gücü kullanarak. Bu topluluğun başında da Hz. MUSA vardı… Ama akıbeti ise asırlara ibret olacak bir şekilde oldu…

Boğularak geberdi gitti…….

Hz. LUT’ u yazmayacağım, ona inanlara neler yapıldığını ve akıbetlerini okuyun Kur’an dan….

En önemlisi Hz. Muhammed (A.S.) neler yapıldı hep biliyoruz, akıbetlerini de. Nerede şimdi EBU CEHİL ler, nereye kayboldu EBU LEHEB ler.  Yok oldular ve biz bunları, yaptıkları pisliklerle tanıyoruz… Kıyamete kadar da sürecek bunların yaptığı zulüm. Bizlerde kıyamete kadar bunlara lanet edeceğiz.

Ne kadar acı verdi bu laf biliyor musunuz sevgili okurlar…. “AYET Mİ? BU”

Ey! Hüseyin Çelik..  Dedim ya sen ayetten de anlamazsın. Siz Atatürk’ün GENÇLİĞE HİTABESİNİ kaldıra bilirsiniz, hatta Andımızı da kaldırabilirsiniz. Hatta ve hatta SAYGI DURUŞU ve bunun gibi değerlere de el atabilirsiniz.

Çünkü bu Siyasi erk yani kudret eliniz de, ve sizler bunu hep kullandınız.

Siz Allah’ın ayetini hutbelerden kaldırdınız ki, sizin için bu ne ki….

Avrupalı ve Amerikaları ağabeylerinize verdiğin bir söz vardı ben unutmadım.. “DİNLER ARASI DİYALOG” adı altında siz Cum’a hutbelerinden “Allah indinde tek din İSLÂM dır” ayetini bile kaldırdınız..

Şeyh EDEBALI nın ve ERTUĞRUL GAZİNİN Osman Beye verdiği nasihatlerle büyüdük biz “EY OĞUL” diye başlayan. Gelecek nesillere örnek teşkil edebilecek bir ve hata oranını sıfırlayan bir düstur..

Gençliğe hitabe de ona benzer ve oradan Türk gençliğine seslenir ATATÜRK “EY TÜRK GENÇLİĞİ” diyerek….

Bu sizi neden bu kadar rahatsız ediyor ki.. Yoksa oradaki DAHİLİ ve HARİCİ BEDHAH lar mı rahatsız etti sizi.. yoksa birinci vazifemiz olan TÜRK İSTİKLALİNİ ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek mi?…

Ümmetçilik bir insanın ruhuna kadar işledi mi, ona Millet şuurunu vermek gerçekten de zordur….

Neden Ümmet olma durumunda bunlar biliyor musunuz, çünkü hiç MİLLET olamamışlar benliklerinde de ondan…

Bu milletin ATASININ bizlere söylediği ve erken uyarı sistemi gibi bizi olacaklara karşı uyaran GENÇLİĞE HİTABEYİ bir sefer daha yazıyorum ki, sindirerek bir sefer daha okuyun…..

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Ben bu sayfalardan fanatikleşmiş partizanlığı tartışmam, siyasi görüş farklılığını da tartışmam. Hatta dini inançlarını da tartışmam, İster Allah’a iman eder, ister ineğe tapar. Ama bir toplumun veya bir Milletin atalarına ve onların düsturlarına husumet derecesinde aşağılama ve hakaret edilirse, işte orada ayarlarım bozuluyor.

Herkes bu ülkenin kurucularına saygılı olacak, o milletin saygı ile yad ettiği atalarına da hakaret etmeyecek. Vesselam…