Oksijen hepimize lazım

CHP Eski milletvekili Av. Haluk Pekşen katıldığı bir programda, araç lastiği yakarak elektrik üretileceğini belirterek, Düzce’nin de bu iller arasında yer aldığını iddia etti. Bu iddialar doğru ise ve tesis Düzce’ye kurulacak ise, yıllardır çözülemeyen hava kirliliği sorunumuz bin kat daha artacak ve artık nefes alamayacak hale geleceğiz.

Düzce Belediyesi’nin katı atık tesisini faaliyete geçirmeye hazırlandığı bu günlerde, Eski CHP Milletvekili Haluk Pekşen, ilginç bir iddia ortaya attı. Pekşen katıldığı bir TV programında Düzce’ye ömrünü tamamlamış araç lastiklerinin yakılarak enerji üretelacaği tesis yapılacağını iddia etti.

Bahsi geçen ve Avrupa’nın bir çok ülkesinde  yasak olan bu tesislerde, Lastiklerin içinde bulunan maddeler ayrıştırılıyor. İnce tel parçaları mıknatısla lastiklerden ayrılıyor ve tekrar ekonomiye kazandırılıyor. Tellerden ayrılan lastik küçük parçalara ayrılıyor. Ardında pirolitik yağ elde ediliyor ve o yağdan da elektrik üretiliyor.

Lastikler yakıldığında karbondioksit ile birlikte birçok kirletici ve ağır metalin gaz halinde çevreye yayılmasına neden oluyor. Yanma sonucu oluşan kül ile birlikte, ne kadar önlem alınsa da bacadan çıkışına engel olunamayan gazlar çevreye yayılarak toprağa, suya, besinlere oradan da hayvan ve insan bedenine giriyor. Bu toksik maddeler ve ağır metaller bedene bir kez girdi mi, yıllar boyunca bedenden dışarı atılamıyor. Bu nedenle bu zehirli maddeler Kalıcı Organik Kirletici olarak adlandırılıyor.

Her kış hava kirliliği yaşayan Düzce’ye böyle bir tesisin yapılacak olması, Düzce’deki hava kirliliğini daha fazla artırarak, solunum sistemine bağlı hastalıkların artmasına sebep olacaktır.

Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü’nün projesi olan, düzenli çöp depolama yatırımıyla çöpten elektrik ve gübre üretileceği katı atık bertaraf tesisi, Haluk Pekşen’in bahsettiği atık lastiklerden elektrik üreten o tesis mi yoksa yeni bir tesis mi yapılacak?

Bu tesisin yapılmasına izin verilmesi halinde, yaşanacak hava kirliliğinin önüne nasıl geçilecek?

Eğer bununla ilgili bir tedbir alınabiliyorsa ve hava kirliliği önlenebiliyorsa, bugüne kadar kış aylarında Düzcelilerin neden karbondioksit solumasına izin verildi?