banner
Güncel

SİZİ GİDİ KOMİSYONCULAR SİZİ…

Malumunuz zorunlu harcama kalemleri gün geçmiyor ki zamlanmasın… Her gün yeni bir zam haberi ile uyandığımız ülkemizde, bir de serbest piyasa ekonomisinin arkasına sığınıp halkın cebindeki paranın alım gücünü azaltmaya..

SİZİ GİDİ KOMİSYONCULAR SİZİ…

Malumunuz zorunlu harcama kalemleri gün geçmiyor ki zamlanmasın… Her gün yeni bir zam haberi ile uyandığımız ülkemizde, bir de serbest piyasa ekonomisinin arkasına sığınıp halkın cebindeki paranın alım gücünü azaltmaya çalışan fırsatçılar (komisyoncular) türedi…

Tarladan 50 kuruşa alınan ürün market raflarında 8 liraları buldu. Üreten çiftçi kazanamadığı gibi, halkın alım gücünün üstünde marketlerde yerini alan ürünler gündeme oturunca fiyat istikrarını sağlamak adına hemen bir adım atıldı ve ürünün tarladan rafa kadar olan yolculuğundaki fiyat artışları izlenmeye başlandı. Fahiş fiyat artışlarında ise ceza uygulaması yapılacağı söylendi. Alınan önlem fiyatlara tesir eder mi bilmem ama bu günlere nasıl geldiğimizin bir fotoğrafını çekmek istiyorum izninizle.

Son dönemki sıkça kullanılan “Z kuşağı” kavramının yaşça içinde bulunan gençlerimiz pek bilmez ama bu ülkede tarladan, tüketiciye ürünü ulaştırıp aradaki komisyoncu bağını kesen kooperatiflerimiz, birliklerimiz vardı. Hatta bunlar o dönemlerde bugünkü zincir marketlerin yerine kullanılıyordu ve o zaman piyasaya yeni yeni girmeye çalışan zincir marketler bu kooperatif ve birlikler ile rekabet etmek için ürünlerinin fiyatlarını düşük tutmaya, arada komisyon olarak fahiş ücretler almamaya çalışıyorlardı, bu da fiyat dengesi oluşturuyor ve piyasayı dengede tutuyordu. Üreticide, tüketicide bu uygulamadan memnundu. Sonra ne mi oldu? Birden bire zincir marketlere rakip olarak görülen bu kooperatifler ve birlikler bir bir kapatıldı ve halk üç beş tane zincir marketin insafına bırakıldı. Kar amacı ile kurulan zincir marketlerde piyasayı kendi kurallarına göre oluşturdu ve bugünkü sorunların temelleri o günden atılmaya başlandı.

Yine bugünlere gelmemizin önemli sebeplerinden biri de çalışmadan, üretmeden, komisyonculuk ile kolay para kazanmayı alışkanlık haline getiren yönetim sistemi oldu. Düşünsenize tarlada çalışıyorsunuz alın teri döküyorsunuz, bedenen yoruluyor, emek veriyorsunuz ancak kazancını 3 kuruş, diğer yandan komisyonculuk ile daha çok kazanıyorsunuz kim ekip, biçmek ister ki? Bir de üstüne üstlük üreticiyi ithal ürünler ile karşı karşıya getiriyorsunuz. Günlük alınan kararlar ile ülkeye sıfır vergi ile giren ürünün tarladaki maliyeti daha fazla bu sefer ithal ürün daha ucuz oluyor raflarda ve üretici malını zararına satmak zorunda kalıyor. Ben ekonomist değilim ancak bu sistemin böyle zorluklar çıkaracağını bilmek için sadece dört işlem biliyor olmak yeterli ve gelinen nokta aslında kimse için sürpriz değil… Biz bu komisyoncuları kendimiz besledik, büyüttük…

Hatta öyle ki, komisyon kavramı (yani üretmeden kazanç elde etmek) o kadar güzel geldi ki insanımıza, taşeron şirket diye bir kavramı üretip, devlette çalışan insanlarımız üzerinden (belediyeler, valilikler vb.) onların emekleri, alın terleri üzerinden bile komisyon almak istediler, aldılar ve almaya devam ediyorlar.

Kısacası çalışmadan para kazanmak, üretmeden tüketmek bizleri bu noktaya getirdi ve şimdi fiyat kontrolü yaparak önüne geçmeye çalışıyoruz… Kendi elimizle besleyip büyümeleri için fırsat sağladığımız komisyonculara parmak sallıyor, bu kadar da olmaz diyoruz…

Sizi gidi komisyoncular sizi…!

Kalın sağlıcakla…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL