Düzce neresinden tutsanız elinizde kalacak bir durumda… Belediye başkanı bir atık tesisi, birde Konuralp ile yetiniyor, oysa Konuralp ile ilgili ilgilenmesi gereken üniversite ve fakültesi.. Başkan, ben yaptım ettim deyip..
Düzce neresinden tutsanız elinizde kalacak bir durumda…
Belediye başkanı bir atık tesisi, birde Konuralp ile yetiniyor, oysa Konuralp ile ilgili ilgilenmesi gereken üniversite ve fakültesi.. Başkan, ben yaptım ettim deyip puan kazanmaya çalışıyor ama bırakın artı puan kazanmayı, her geçen saniye de Düzce’yi yaşanmaz hale getirmesinden dolayı olan puanlarını bile yitiriyor.
Başkan , şehir içinde gezilerde boy boy resimler çektiriyor. Resim çektirilenler ,ziyaret edilenler özel olarak mı seçiliyor,gidilen yerler sorun olmayan cadde ve sokaklar, yahu çok meraklı isen halkla bütünleşmeye girsene İstanbul caddesine ,gezsene tek başına caddeyi ve esnafları, gezsene güneşin altında, yada yağmurlu havada çalışan işçilerin arasında olsana….İstanbul caddesine girer tabii….. Tatil saatlerinde caddede kimsenin olmadığı zamanlarda ve yine kimsenin olmadığı saatlerde çevresinde bir ton adamla…Hani dikeceğiniz ağaçlar özellikle yaprak dökmeyenler nerede niye dikmiyorsunuz… Bir yer bir yapılıyor bir kırılıyor, Bakın aklıma geldi İstanbul caddesinde zaman uzadı ya… başkan bilmediği bir işe girdi ya…şimdi hatasını başkalarına yıkmak istiyormuş, fen işleri müdürü Okan Kaltu’yu suçlayıp belediye olarak biz yapalım dedim ,ama müdür bu işi alanlar bitirsinler dedi ama onlarda yavaş yapıyorlar diyerek, Kaltu’yu suçlayarak bu işten kurtaracağını zannediyorsa yanılıyor, Bakın Okan Kaltu bir defa aileden belediyecidir, fen işlerinin tozunu çocukluğundan itibaren koklamıştır, yutmuştur. Sizin gibi önce bakan olduğun da, sonra da başkan olduğunda belediyenin içine girmemiştir.
Başkan, bir zamanlar Cumhurbaşkanlarının aniden rahatsızlandığı resmi bayramlarda aniden ortadan kayboluyor. Yine bir bayramda , hem de bu gün belediye başkanı koltuğunda oturmasını sağlayan bir bayramda 30 AĞUSTOS tarihinde yine kayboldu. Yine Anıt park da yoktu, yine Valinin yanında olması gereken yerde yoktu, inanın ben onun yerine utandım… o ise aldırış etmeden birde 30 ağustos bayram mesajı yayınladı…Gündüz Anıtpark’daki kutlamalara katılmayan başkan, akşam eski adıyla Düzce kasrında yapılan, ordövr tabağı ikram edilen etkinliği katıldı. Katılımcıları gezerken de Düzce Vali’sini takdim etti. Oysa Düzce Vali’si halkın içinde olması ile etkinliklere katılımı ile başkandan daha çok halk tarafından tanınıyor. Sağlamsan bayram törenlerine niye katılmıyorsun, hasta isen akşam yaşları senden daha büyük olanlara hastalığını bulaştırma ihtimalini göz önüne alarak evinde niye oturmuyorsun. Tüm Türkiye’de etkinlikler varken bizde yoktu, niye yoktu, bunu “Böyle başa ,böyle tarak “sözü açık olarak ifade ediyor. Tabii başkana yine kötü haber hasta mı olur yurt dışına mı gider hastanede mi yatar bilmem ama 1,5 ay sonra 29 EKİM’de de bir bayram var. HATIRLATAYIM….seçime zaman daralıyor da herhalde her gittiğiniz yer ile ilgili notlar alınmıştır.. Başkan olduğunuzdan bu yana Düzce Valiliğine kaç kez gittiniz, kaç kez vali başkanlığındaki toplantıya katıldınız…
Yerel iki tane kanal var bunlar yıllar önce yayına başladılar. Düzce bölgesini alacak bir yere antenler konulmak zorundaydı Eski adıyla Düzce Kasrı olan yere de antenler konuldu sonrada çevresine telefon hatlarının antenleri kondu. Şimdi siz kasrın binasını çürük diye yıktın, antenlere de kafayı takdınız. Antenleri kaldırın diye yazılar gönderttiniz ama yerel kanalda olsa anteni ben istemiyorum diye kaldırtmak kolay değil..o antenlerin orada olduğunu bile bile binayı önce tamir edip sonra yıktınız…. O eski bina vali konağı olarak yapılırken de antenler oradaydı. Zamanın valisi Fikret Güven bir kez bile antenlerin kaldırılması için girişimde bulunmadı, orada dünyalar kadar düğünler yapıldı, Kimseler rahatsız olmadı da size niye dokundu …. Hem de hiç TV’nin size muhalefet yapmadığı dönem de…. O antenin kaldırılması için yıllar gerekiyor, ben yaptım demekle olma ihtimali yok. Yerinin değişmesi için yıllar gerekiyor…Prosedürlerden bilginiz olsaydı kasrı yıktığınız, İstanbul caddesini katlettiğiniz gibi bir dozer iki kamyonla bu işleri yapmanın olmayacağını bilmeniz gerekiyordu.
Alaplı belediyesine yardım etmişsiniz 240 bin liralık hibe edecek paranız varsa ,bankalardan aldığınız kredileri az alsaydınız, Alaplı’ya Düzce taşı diye inşallah taşları göndermemişsinizdir. Taşlar ocağı kimin olduğu ile ilgili şaibelerin bulunduğu tanıdık bir ismin olabilir mi ki, açık renkleri hem de Bergama’dan, koyu renkliler ise Düzce taşı olması gerekirken oda Düzce taşı değil…Düzceliler Düzce taşını net olarak Gaziantep caddesinde görebilirsiniz, İki caddeyi bir gezin ve aradaki dağlar kadar olan farkı görün.. Hani buna da ne denir biliyor musunuz “Ayranı yok içmeye ,faytonla gider gezmeye”
Eski Konak gazinosu, yıkma meraklısı başkan tarafından yıkılan binanın bahçesinde otların büyüdüğü arsayı ne yapacaksınız…Tüm çalışmaları tamamlayıp yıkmak gerektiğinde yıksaydınız Düzce’li düğün yapmak için yer bulamamaktan şikayet ederken Konak salonundan da faydalanırdı. O boş araziye ne yapacaksınız açıklayın, niye kendi kendinize yada yakın çevrenize bir şeyler anlatıp unutuyorsunuz ,hatırlatayım… uzun bir yolun ilk 500 günü kitabına bakın, hatta Düzce projeler kitabına da bakın ve sürenizin bitimine az bir süre kala “Ben nerde hata yaptım” şarkısını bol bol dinleyin….
Bakın Cumayeri belediyesi, Hilal Tepe Mesire alanı adını verdikleri bir yer yapıyor. Bizdeki gibi yağmur yağdı, çamur oldu, oturulacak yerlerdeki boyalar kalktı gibi mazeretlerin arkasına sığınmadan harika bir park hazırlıyor. Sadece Cumayerli’ler için değil tüm Düzce’liler için.. Çalışmalar hızla sürüyor.. Halkı ile iç içe olan başkanları kutlamak gerekiyor, halkı ile olamayan kendisini soyutlamış başkanlar ise bir şekilde sürelerinin sonunda kaybolmak zorunda oluyorlar… Cumayeri Belediye Başkanı Mustafa Koloğlu’nu ve ekibini yürek den kutluyorum.
Bu arada basında bir haber vardı geçtiğimiz günlerde kalıcı konutlar hem yeşillenmiş, hem de açan çiçeklerden rengarenk olmuş…Kalıcı konutlar zaten yeşildi, zaten çiçekler hep açıyordu. Bu günkü yönetimin dokunuşu falan yok. Kalıcı Konutlar için zamanın Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın’ın yaptıklarını göz ardı edemez kimse…Onun zamanında dikilen ağaçlara da çiçeklere de kimse sahip çıkmaya kalkamaz…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)